Mamak Mutlu Son
Mamak Mutlu Son
“DeÄŸiÅŸikliÄŸi ben istemedim, ” dedi Miranda hemen. “Olivia istedi.” Turner şüpheyle tek kaşını kaldırdı. “Ben istemedim!” diye karşı çıktı Miranda.Mamak Mutlu Son “Livvy Lord Westholme’a ilgi duyuyor ve güya sen onun şımarığın teki olduÄŸunu düşünüyormuÅŸsun.” “O tam bir şımarık.” O anda Miranda ona karşı çıkma eÄŸiliminde deÄŸildi ama gene de, Mamak Mutlu Son “Bizi bir araya getirerek ne icra ettiÄŸinın bilincinde bulunduÄŸunu sanmıyorum, ” dedi. “Bu deÄŸiÅŸikliÄŸe itiraz edebilirdin, ” dedi Turner alaycı bir ses tonuyla.
“Hangi sebeple?” diye sordu Miranda huysuzlaÅŸarak. EÅŸleÅŸtikleri için bu kadar da üzülmemesi gerekiyordu. “Sence, öğlenden sonrayı beraber geçirmememiz icap ettiÄŸini ona iyi mi açıklayabilirdim ki?” Turner cevap vermedi. Bunun sebebi, büyük olasılıkla, verecek bir cevabının olmamasından kaynaklanıyordu. Turner topukları üzerinde döndü ve odadan dışarı çıktı. Miranda bir süre onu izledi, sonra onu beklemeye niyetinin olmadığını anlayınca bir of çekti ve telaÅŸla ardından çıktı.
Mamak Mutlu Son
“Turner, yavaÅŸlar mısın!” Turner birden durdu, abartılı hareketleri, açıkça, Miranda’ya katlanamadığını gösteriyordu. Miranda onun yanına vardığında yüzünde sıkılmış, öfkelenmiÅŸ bir ifadeyle, “Evet?” dedi. Miranda sinirlerine hâkim olmak için elinden geleni yaptı. “minimumından birbirimize iyi davranmaya çalışamaz mıyız?” Mamak Mutlu Son “Ben sana kızgın deÄŸilim, Miranda.” “hiç de öyle görünmüyor.” “Sinirlerim üstümde, ” dedi Turner. Ses tonundan, amacının Miranda’yı kızdırmak olduÄŸu açıkça anlaşılıyordu. “bununla birlikte senin hayal edebileceÄŸinden çok daha çok nedenle.” Miranda bu nedenleri hayal edebiliyordu ve çoÄŸunlukla da etmiÅŸti. Yüzü kızararak, “Åžu zarfı açar mısın, lütfen?” diye mırıldandı.
Turner zarfı Miranda’ya verdi, Miranda da yırtıp açtı ve okudu, “Öteki ipucunuz minyatür bir güneÅŸin altında.” Miranda Turner’a bir göz attı. Turner ona bakmıyordu bile. Ona özellikle bakmıyordu. BaÅŸka bölgelere, boÅŸluÄŸa dalıp gidiyor, sanki baÅŸka yerlerdeymiÅŸ izlenimi vermeye çalışıyordu. “Portakallık, ” dedi Miranda. Turner’ın kendisine katılıp katılmayacağı umurunda deÄŸil gibiydi. “Hep portakalların güneÅŸin küçük parçacıkları bulunduÄŸunu düşünmüşümdür.” Turner sertçe başını salladı ve Miranda’nın önden gitmesi için eliyle iÅŸaret etti. Tavırlarında bir kabalık ve küçümseme vardı, bu yüzden Miranda önden yürürken diÅŸlerini sıkıp kükremek istedi. Tek bir söz bile etmeden evden çıkıp portakallığa yürüdü. Gerçekte Turner bu iki kiÅŸilik bizine avcılığını sonuna kadar sürdürebilir miydi acaba?
Son yorumlar