Mamak Masaj Salonu-Masöz Esra

Mamak Masaj Salonu-Masöz Esra

Mamak Masaj Salonu-Masöz Esra O binanın koyu renkli resmiyetini seviyordu, sahne arkasındaki solmuÅŸ, badanası dökülen duvarlarını, parlak ahÅŸabını ve giriÅŸ holündeki koyu kırmızı halıyı. Yaldızlı bir tünele benzeyen salonu, sahnenin yukarısındaki, ahenk Perisi’nin sonsuz ateÅŸ ÅŸeklinde tasvir. EdildiÄŸi ve müziÄŸin muhteÅŸem soyutlamasına insanlığın duyduÄŸu açlığı simgelediÄŸi söylenen ünlü kubbeyi. Taksilerinden inmeleri dakikalar alan, bastonlarına dayanarak seke seke koltuklarına giden. Dikkatli ve eleÅŸtirel bir sessizlik içinde dinleyen, kimi zaman yanlarında getirdikleri kareli örtüyü dizlerine örten.

Viktorya çağının son temsilcileri olan yaÅŸlılara saygı duyuyordu. Yumru yumru, büzülmüş kafataslarını sahneye doÄŸru mütevazilik ile eÄŸen bu fosiller, Florence’in gaslınde parlatılmış deneyimi ve bilgece hükmü temsil ediyorlardı, yahut arteritli parmakların artık iÅŸe yaramadığı müzik uzmanlığını. Dünyaca ünlü onca müzisyenin burada sahneye çıkmış bulunduÄŸunu ve büyük kariyerlerin bu sahnede baÅŸladığını bilmenin verdiÄŸi coÅŸku da vardı. Florence, on altı yaşındaki viyolonselist Jacqueline du Pré’nin ilk konserini burada dinlemiÅŸti. Florence’in kendi zevkleri bildik ÅŸeylerdi, fakat yoÄŸundu.

Mamak Masaj Salonu-Masöz Esra

Beethoven’in Opus 18’i upuzun bir süre onu meÅŸgul etti, sonrasında da son büyük kuartetleri. Schumann, Brahms ve son yılında da Frank Bridge, Bartok ve Britten’in kuartetleri. Tüm bu bestecileri Wigmore Hall’de geçirdiÄŸi üç yıl boyunca dinledi. Okuldaki ikinci yılında sahne arkasında yarım gmeÅŸhurk bir iÅŸ verildi ona, geniÅŸ yeÅŸil odada sanatçılara çay hazırlıyordu, bir de sanatçılar sahneden çıkarken kapıyı açabilmek için gözetleme deliÄŸinin önünde yere çömeliyordu. Oda müziÄŸi çalan piyanistlerin nota defterlerinin sayfalarını çeviriyordu ve bir gece, Haydn, Frank Bridge ve bizzat Britten’in bestelerinin yer aldığı bir programda hakkaten de Benjamin Britten’in yanında durdu.

Tiz sesli bir çocuk ÅŸarkıcı vardı, Peter Pears de; büyük besteciyle birlikte oradan ayrılırlarken Florence’in eline on ÅŸilin sıkıştırmıştı. Florence, piyanoların sergilendiÄŸi yandaki salonun altındaki prova odalarını keÅŸfetti, orada John Ogdon ve Cherkassky benzer biçimde efsanevi piyanistler sabah boyunca gamlarını ve arpejlerini gümbürdetiyorlardı, uçuk-kaçık birinci sınıf öğrencileri gibiydiler. Konser salonu ikinci evi benzer biçimde oldu Florence’in, her karanlık ve dağınık köşeyi sahipleniyordu, hatta tuvaletlere inen soÄŸuk beton merdiveni bile. Görevlerinden biri de yeÅŸil odayı düzenlemekti.